Bu Blogda Ara

18 Mart 2015 Çarşamba

NAMAZ İLE İLĞİLİ BİR KISSA

    Fahri Âlem bir gün ashabı ile oturuyordu.Bir kadın gelip kapıda ağladı.Kadın o kadar içtenlikle ve nedametle ağlıyordu ki,işitenlerin yüreğini dağlıyordu.Onun bu feryadına yürekleri dayanamayan sahabe--Ya kadın!Sana ne oldu ki,bu kadar ağlıyorsun?Kadın yine derinden bir ah çekip;
--Benim günahım hiç kimseninkine benzemez.Dağlara,taşlara söylesem,onlar bile takat getiremez.
Dinleyenler--Bizi ah u fiğanın yaktı,derdin ne ise söyle....Senin günahın yoksa dağlardan da büyük mü?dediler.--Evet ya ulular!...Benim günahım öyle büyük ve öyle utanç vericidir...Ya Rasulallah!..Senin ve mübarek ashabının yanında söylemeğe utanıyorum.Hz.Rasulallah;
--Utanma söyle,belki derdine bir derman bulunur,buyurdu.Kadın ağlaya ağlaya ah etti.Utanarak günahlarını anlattı.--Ya Rasulallah!..Ben zina ettim,gebe kaldım.O zinadan bir oglum oldu,kimse duyup bilmesin diye sirke küpüne attım.O sirkeyi de utanmadan halka sattım.Fakat bu korkunç günahımdan yüz bin defa pişmanım.Huzurunuzda da yüz bin kere tövbe ederim.Peyğamber Efendimiz Aleyhisselam; Ya kadın!..O kadar içtenlikle ağlayıp pişmanlık gösterdin ki,ashabım bile senin ağlayışından müteessir oldu,ağladı.Ben de büyük günahım var dediğin zaman İKİNDİ NAMAZINI  kılmadın diye korkmuştum.Madem ki namazını terketmedin ve etmiyorsun,belli olmaz,Cenabı Hak merhametlilerin en merhametlisidir.Günahının büyüklüğünden korkarakAllah'tan umudunu kesme,namazına devam et,af dile.
       Görün ki,zina edip,katil fiilini işleyip,halka ciyfe sirke satanın günahı dahi bir namaz vakti özürsüz namazını bırakanın günahı yanında daha küçük kalırmış.NAMAZI TERKEDENİN İSYANI DAHA BÜYÜKMÜŞ.Şer'i bir özür yokken,hiçbir namaz vaktini geçirmemeli.Ahirette ilk sual iman,sonra namazdan olacak.Eğer namazımız var ise Allahu Teala diğer hesapları kolay edecek.Dünya ve ahiret hayatını şuna benzetiyorum.Ben size şimdi soruyorum,size desemki bir gün çalışırsan sana bir tirilyon veririm,ama on gün çalışırsan birden sonraki sıfırların sonu yok,bu kadar ücret vereceğim,hanğisini kabul edersiniz....Aklı olan tabi ki ikinci seçeneği seçer.İşte ahiret hayatı tam da budur,seçmek şu anda bizim elimizde,sonrayı ancak akıllı olanlar düşünür.........

17 Mart 2015 Salı

DUA ETMENİN ADABI

Dua ibadet demektir.Bunun için namaza dua denilir.İslamiyette dua,Allahu Tealaya yalvararak muradını istemektir.Dua müminin silahıdır.Dinin temel direklerinden biridir.Yerleri gökleri aydınlatan nurdur.Dua gelmiş olan belaları kaldırır,gelmemiş olanların da gelmelerine mani olur.BANA HALİS KALP İLE DUA EDİNİZ!BÖYLE DUALARI KABUL EDERİM,buyuruyor Cenabı Hak.Allahu Teala herşeyi sebep ile yaratmakda,nimetlerini sebeblerin arkasından göndermektedir.Dua etmenin de belli bir adabı var.Önce istiğfar edilir,sonra Allahu Tealaya hamd edilir,sonra salavat getirilir ve  ilk önce duaya kendinden başlanır sonra diğerleri için dua edilir.En son yine salavat getirilir,çünkü iki salavat arası yapılan dualar red olmaz.
  Tezkiret-ül Evliya isimli kitapta diyor ki;Talebesinden bir kısmı sefere çıkarken,Ebul Haseni Harkaniyeye gelip,yol uzundur ve çok korkuludur.Bize bir dua öğret!Önümüze haydutlar çıkarsa okuyup kurtulalım dediler.Önünüze bir bela çıkarsa,YA EBEL HASEN deyiniz,buyurdular.Hocalarının bu cevabı çoğunun hoşuna gitmedi.Yolda karşılarına eşkiya çıktı.İçlerinden biri YA EBEL HASEN DEDİ.O ve eşyası,hayvanı kurtuldu.Diğerlerinin mallarını götürdüler.Eşkiya gidince sen nasıl kurtuldun,diye sordular,Ben YA EBEL HASEN dedim,yanıma gelmediler,geri döndüler,dedi.Biz YA ALLAH dedik,RABBİMİZE yalvardık,soyulduk.Bu ya Ebel Hasen dedi kurtuldu.Bunun sebebini bildirmesi için hocalarına yalvardılar.Siz Allahu Tealayı haram giren,haram çıkan bir ağızla çağırdınız.Bu ise Ebel HASENE tevessül(vesile)etti.Allahu Teala bunun sesini Ebel Hasene duyurdu.Ebel Hasen de bunun halas olması için dua etti,duası kabul oldu.
     ALLAHU TEALA ANCAK TAKVA SAHİPLERİNİN DUALARINI,İBADETLERİNİ KABUL EDER.(Maide 27
      Dua mutlaka menziline ulaşır.Bir kitapta okumuştum,ağzımızdan çıkan her kelime atmosferde dolaşır,hiç bir kelime yok olmazmış.Bu kanıtlanmış mı bilmiyorum ama her kelimemizi yazan kiramen katibi meleklerimizin olduğunu biliyoruz.Bu dünyada ettiğimiz duaların karşılığını bulamazsak dahi,Allahu Teala dünyada iken dua ettiğimizin karşılığını ahirette mutlaka vereceğini vaad ediyor.Yani ettiğimiz dua mutlaka karşılığını buluyor,yeter ki ONDAN isteyelim.......

16 Mart 2015 Pazartesi

HIRS VE HASEDİN SONUÇLARI KISSA

     Malumunuzdur ki,Nuh Aleyhisselam nice yıllar kavmini hidayet yoluna sevketmek için çok uğraştı,çekmediği çile kalmadı.Bu azğınlar güruhu içinde seksen kişi kendisine iman etti.Artık Allah elçisini bu durum fazla incitmiş,sabır ve kararı tükenmişti.Kavmine beddua etti.Cenabı Hak duasını kabul etti,artık Nuh'un kavmini tufanla cezalandıracağını elçisine bildirdi.Elçisine tedbirli olmasını,bir gemi yaparak cümle hayvandan gemiye birer çift almasını tenbih etti.Daima eziyet çekip,kamçı yiyen merkeb de gemiye girip kurtulmak istedi.Ama İblis merkebin kuyruğuna yapıştı.Şeytan bir taraftan kuyruğuna yapıştığından merkep bir türlü gemiye giremiyordu.Merkebe hiddetlenen Hz.Nuh:Gir ya mel'un,dedi.Nihayet merkep içeri girdi,kimse görmeden İblis de içeri girmiş oldu.Kısa bir süre sonra İlahi gazap göründü,âlem su ile doldu,tufan oldu.Değil ovalar,dağlar bile su altında kaldı.Nuh'un azğın kavmi sulara gark oldu.Bir gün Hz.Nuh gemisi içinde İblisi gördü.
 --Hey mel'un,sen nasıl girdin?diye sordu.İblis--Ya Nuh!Ben bu gemiye senin izninle girdim.Unuttun mu ben gemiye girmek isteyen merkebin kuyruğuna yapıştığım da sen;Sen,gir ya mel'un dedin,öyle girdim.Sen benim nasıl girdiğimi bırak da,sana bir sual soracağım,bu kadar halkın tufanla garkına sebep olan ne idi?Hz.Nuh;Onlar küfür ve delalette idiler,ondan dolayı bu belayı buldular.İblis cevaben--Hayır Ya Allah elçisi!Ondan değil.İki haslet bunların garkına sebep oldu.Kimi hırs erbabı,kimi hasedçi idiler.Bundan belayı buldular.Benimle Âdem'in başına gelenler bile sözlerimin doğruluğunu kanıtlar.Halk bizden gerekli dersi almalı.Âdem hırsına uydu,ben ise hasedim sebebiyle kovulmuşlardan oldum.Cümle cennet taamlarıyla yetinmeyerek yasak yiyecekten yedi.Hırsına kapıldı.Yaradanı da ,artık cennetim de durma,deyip bu çile yerine gönderdi.Zellesinin(ayak sürçmesinin)cezasını çekti.Ben de hasedin mağlubu olarak-"Âdem neden üstün olsun”dedim.Ona secde etmeyerek tâ ebedi red olunanlardan oldum.Birinde bu iki huy olursa âkibet herşeyden mahrum olur.....

11 Mart 2015 Çarşamba

KARŞILIKLI MUHABBET


Hz.Hureyre (radıyallahu anh)anlatıyor;Rasullah alehisselatu vesselamın şöyle söylediğini işittim:DOSTUNU SEVERKEN ÖLÇÜLÜ SEV,GÜNÜN BİRİNDE DÜŞMANIN OLABİLİR.DÜŞMANINA DA BUĞZUNU ÖLÇÜLÜ YAP,GÜNÜN BİRİNDE DOSTUN OLABİL İR.  
    RUHLAR TOPLANMIŞ CEMAATLAR GİBİDİR.ONLARDAN BİRBİRİYLE ÖNCEDEN TANIŞANLAR KAYNAŞIR,TANIŞMAYANLAR AYRILIRLAR.
    ALLAHIN KULLARI ARASINDA BİR GRUP VAR Kİ,ONLAR NE PEYGAMBERLERDİR NE ŞEHİTLERDİR.ÜSTELİK KIYAMET GÜNÜ ALLAH İNDİNDEKİ MAKAMLARININ YÜCELİĞİ SEBEBİYLE PEYĞAMBERLER DE,ŞEHİTLERDE ONLARA GIBTA EDERLER.
  Orada bulunanlar sordular;Ey Allahın Rasulu!Onlar kim,bize haber ver!
    Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde,ALLAHIN RUHU (KURAN) adına birbirlerini sevenlerdir.ALLAHA yemin ederim,onların yüzleri mutlaka nurdur.Onlar bir nur üzeredirler.Halk korkarken,onlar korkmazlar.İnsanlar üzülürken,onlar üzülmezler.
KAYNAK-KÜTÜBÜ SİTTE
  

10 Mart 2015 Salı

MESNEVİDEN BİR HİKÂYE

Kış geldi mi köpek ezilir,büzülür.Kışın soğuğu onu perişan bir hale kor." Kışa dayanamıyorum.Sağ olursam taştan bir ev kurmam lâzım.Yaz gelince dişimle tırnağımla çalışıp çabalayayım,kışın barınmak için bir taş ev kurayım"der.Fakat yaz gelip de ısındı mı kellesi,kemiği yerine geldi mi,ilikleri,kemikleri kızışıp derisi gerildi mi,kendisini koskocaman görür de“İyi ama ben hanği eve sığarım ki?"der.İrileşir,ayağını çeker...tembel tembel,karnı tok,sırtı pek,kendisine güvenmiş bir halde bir gölgeye çekilir.Gönlü“Bir ev kur"derse de o “Söyle be yahu,ben nasıl olur da bir eve sığarım ki?diye cevap verir.
    Sen de bir belâya,bir musibete düştün mü büzülürsün,hırs kemiklerin bitişir;küçülür,kalırsın.
    “Tevbeden bir ev kurayım,kışın o evceğizde barınayım"dersin.
     Fakat dertten kurtuldun da hırsın büyüdü mü,köpek gibi ev sevdası geçer gider.
     Nimete şükretmek,nimetten daha hoştır.Şükreden kişi,hiç şükretmeyi bırakır da nimet sevdasına düşer mi?Şükür,nimetin CANIDIR,nimetse deriye benzer....Çünkü seni sevğiliye kadar ulaştıran ŞÜKÜRDÜR.
     Nimet,insana GAFLET verir,şükürse UYANDIRIR.....Padişahın şükür tuzağıyla nimt avlamaya gör!Şükür nimeti,gözünü doyurur,seni bey yapar.Bu suretle de yoksullara yüzlerce nimet bağışlarsın.
     Tanrı yemeğindenye,doy da senden oburluk,tamah ve şuna buna ihtiyacını arz etme illeti geçsin.....

2 Mart 2015 Pazartesi

ŞEYTANIN HİLELERİNDEN TAMAH MAL HIRSI KISSA

Bir zamanlar katırcılık yapan bir adam varmış.Bu adamın pek çok katırı olup,onlarla şehirden şehire yük taşırmış.Bir gün,tacirlerin başı ve çok iyi ahlâklı bir hocanın yüklerini taşımak için o hoca ile anlaşmış,beraber yola çıkmışlar.Katırcı yüklerin altın olduğunu görünce niyetini bozup,müşterisini öldürmeyi tasarlamış.Kendisini ıssız bir vadiye götürdüğünü gören hoca,onun bu melun fikrini sezmiş.--Ey oğul!..Esenlikle çıktık sağ salim yerimize varalım,gel kalbindeki kötü niyeti at,şeytanın iğvasına uyma,demiş.Ama adam öldürmekte kararlı.Hoca malının dörte birini vermeyi teklif etmiş ama haris adam malın hepsini istemiş.Hoca tek canımı bağışla hepsi senin olsun der.Adam davacı olursun,seni öldürmem lâzım demiş.Hoca son çare olarak,gözleri mal hırsı ile dönen bu adama son bir teklifte bulunmuş:Bende bir sürme var,onu kimin gözüne sürersem gözünün perdesi kalkıp gizli defineleri görür.O definelerden istediğin kadar alırsın ,beni de bırakırsın der.Buna razı olan katırcı,hocaya sür bakalım sürmeyi ,eğer dediğin doğru ise elbet seni bırakırım,cevabını vermiş.Ermiş kişilerden olan hoca,adamın sağ gözüne sürmeyi çeker çekmez ona birçok define görünmüş.Fakat o harisin gözü bununla da doymayarak;--Sol gözüme de sür,onunla da başka defineler göreyim,demiş.Hoca--Etme oğul,bunun günahı fena olur.Sol gözüne bu sürme çekilen kişi kör olur.Bak gençsin,gel bunu yapma,demişse de haris adam--Ya sol gözüme de sürersin,ya da kanını dökerim,diye dayatmış.Hoca;Amma sonra çok boynunu vurdurursun,fayda vermez,demişse de ısrar karşısında mecbur kalmış,sürmeyi çekmiş.sürer sürmezde katırcının gözleri kör olmuş.Bu suretle ettiği kötülüğün karşılığını bulmuş.Hoca yüklerini alarak yürümüş gitmiş,Artık âma olan katırcı ahdetmiş,müstehak olduğu cezayı çekmek üzere kendine her sadaka verene ensesine bir tokat attırır olmuş.Can Peygamberimizin söylediği gibi,onların gözünü bir avuç toprak doyurur.Bu dünya da bize ait tek şey,verdiğimiz sadakalar ve hayırlı evlat,gerisi hiç bizim değil!.......

1 Mart 2015 Pazar

AYIBI YÜZE VURMAK

Resûlullah (s.a.v.)  bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: "Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir. Buhari
    Biz anne ve babalara düşen görev çocuklarımızı bu ahlak üzerine yetiştirmemizdir.Özellikle çocuklar bir kusuru yüze vurmakta oldukça acımamasızdırlar.Onlarda ruh ve nefs eşit olduğu için,eğer eğitilmezlerse çok kırıcı olabilirler.Hele fiziki görünümle alay etmek ne kadar çirkin bir davranış.Ben bunu,Kuranı Kerimde Cenabı Hak ,Rasul Efendimize hitaben,ASLINDA ONLAR SENİ DEĞİL BENİ İNKAR EDİYORLAR,buyurmasına benzetiyorum.Çünkü herkesi yaratan Cenabı Hak olduğuna göre,sen kiminle alay ettiğine bir dikkat etNAKIŞI MEDH!NAKKAŞA RACİDİR(döner) çok güzel bir söz.Yani nakışı medh etmek aslında,onu yapanı medh etmektir.Bunun tam terside nakışı beğenmemek ,onu yapanı beğenmemektir,diye düşünüyorum.
    Biz köylere eğitim vermek için ğittiğimizde bize bir ilkokulun boş bir sınıfını vermişlerdi.Sınıfa girerken o ilkokul çocukları karşılıklı iki grub olmuşlar ben aralarından geçerken hep bir ağızdan ""Karğa burunlu hoca,karğa burunlu hoca"diye bağırdılar.Ben o zaman yirmiüç yaşındaydım.Anlattığıma göre demek ki unutmamışım.Düşünün daha ilkokulda ki çocuk ne hale gelir.Eger gerçek arkadaş isek,arkadaşımızın yaptığı bir hatadan dolayıda herkesin için de,hatasını yüzüne vurup onu rencide etmemeliyiz.Bu davranış bize ancak düşman kazandırır.Elbette karşılıklı birbirimizi uyarmalıyız ama yalnız iken.....